RSS

kitap,mutfak ve ben




Damla'nın doktor kontrollerinden mutlu haberlerle ayrılıyoruz.şu an için herşey çok iyi Allah'a şükür.Damla biraz kilo kaybetmişti hastanede.onu yerine koyduk hatta 2 kilo daha ekledik üstüne.yemesi gayet iyi.mızmız değil.fakat çok hareketli.bir dakika yerinde duramıyor.sürekli hareket ve keşif halindeyiz. özellikle kitaplara ve mutfağa çok düşkünüz(resimlerde görüldüğü gibi).fakat maalesef ameliyatı için işime verdiğim ara nedeniyle iyice bana düştü.başka odaya geçsem peşimden gelip sürekli beni takip ediyor.söylemesi ayıp belki ama tuvalet ve banyoda bile rahat yok.işe başlayınca ne olacak şimdiden düşünüyorum.gerçi anneanne yanında olacak içim rahat ama bana olan bu düşkünlüğü nedeniyle ben yokken hem anneanneyi çok üzecek hem de kendisi çok üzülecek sanırım.

hastane günlerimiz...






Damla uyurken hep onu seyredip, bu küçücük bedeni ameliyathaneye nasıl teslim edeceğimi, onun içeride neler yaşayacağını, ameliyattan çıkıp uyanınca yoğun bakımda bizi göremeyip ne yapacağını, acı çekip çekmeyeceğini düşünüp çıldırma noktasına gelip hıçkırıklara boğuldum hep.şimdi bunları yazarken bile gözyaşlarıma mani olamıyorum...her neyse...27.10.2007 günü Damla'nın anjiyosu(detay yazmıyorum bizim için ilk zorlu deneyimdi sonrası daha da zor) yapılan Çamlıca Medicana hastanesine 30.10.2007 günü yatmak üzere gittik.işlemlerimiz yapıldı..odamıza yerleştik..tetkikler için Damla'nın kanı alındı.o ağladıkça ben öldüm öldüm dirildim.çünkü kanı damla damla geliyordu ve 4-5 tüp alınması lazımdı.o işlemlerde bitti.Damla ilk günden hastanenin maskotu oldu.ortalarda dolaşıp durdu.o gece hiç uyumadım.oturup kuzucuğumun uyumasını seyrettim.hiç sabah olmasın istedim.gece boyunca nöbetçi hemşire geldi rutin olarak.tansiyon, satürasyon(kandaki oksijen seviyesi) ölçümü için falan.o sabah Damla çok geç uyandı odaya o kadar girilip çıkıldığı ses olduğu halde.sanki ameliyata gideceğini anlamıştı bebeğim.ameliyat saatimiz 15.30 du ve 4-5 saat öncesinden yiyecek alımını kesmemiz gerekiyordu.neyse saatler geçti.Damla bulunduğumuz katın koridorunda gezerlerken babasının omuzunda uyudu.1 saat falan geçmişti ki hemşire hocamız Prof.Dr.Mehmet Salih BİLAL'in geldiğini ve Damla'yı ameliyata hazırlamaları gerektiğini söyledi.kalbim güm güm çarpıyor.işte o an geldi.kabusumuz geldi.Damla birşeyler olduğunu anladığı için çığlık çığlığa.elbiseleri çıkarıldı.ameliyat elbisesi gibi birşeye sarıldı.iğne yapıldı.yavrum hıçkıra hıçkıra ağlıyor.ben mahvoldum.babamız(eşim) Suat mahvoldu.anneanne mahvoldu.sonra kucağıma verdiler kuzumu.beraber ineceğiz ameliyathane kapısına kadar.ben ağlamamaya çalışsam da ne mümkün.asansöre bindik.Damla sakinleşti.gözleri kaymaya başladı.başı omuzuma düştü.kendinden geçti iğnenin etkisiyle yavrum.ben perişanım onu öptüm öptüm kokladım.asansörden indik ameliyathanenin kapısında hemşire hanım verin bana dedi.bir daha öpüp kokladım ve kızıma iyi bakın diye teslim ettim hıçkırıklarla.yavrum artık önce Allah'ıma sonra onlara emanetti.artık geçmek bilmeyecek saatler bizi bekliyordu.önce odamıza çıktık.oyuncaklarını elbiselerini koklayıp koklayıp içime çektim.Suat'la birlikte ağladık ağladık.dualar ettik.ameliyathane katına indik.orada beklemeye başladık.çok zor saatlerdi bunlar.kelimelerle anlatmak çok zor.neyse saatler geçti zor da olsa.ameliyatın bittiği haberi geldi.sevindik.Allah'ıma şükürler olsun ameliyat bitmişti.yoğun bakıma alınmıştı.o gece eşim Suat gördü Damla'mızı.gördü geldi gözler ıslak.konuşmadı benimle konuşamadı.ben ertesi gün görebildim öğleden sonra aldılar beni içeriye.gördüm kızımı.............vücudunda bir sürü kablo vardı..............beni görünce kalp atışları hızlandı ses çıkarmaya çalıştı ama maalesef...boğuk hırıltılar çıktı boğazından...........bana doğru yeltenir gibi oldu ama maalesef..........gelemedi annesine.....bense ona sadce onu çoooooooooook sevdiğimi söyledim ağlayarak ama hemşireler ağlamamam için ikaz ettiler..........haklılardı onu daha fazla üzecektim böylece.....güçlü olmam lazımdı...ona dokunamadım bile.....gözüm arkada kalarak çıktım.....ve dışarda hıçkıra hıçkıra ağladım...kimseyle konuşmadım saatlerce sessizce oturdum...gözümün önünden gitmiyordu kuzumun hali....sonrasında telefonla bilgi almaya başladık Damla'mın durumuyla ilgili.beni tekrar içeriye alsınlar diye sabırsızlıkla beklemeye başladım.ve nitekim çağırdılar emzirmem için.kızıma tekrar kavuştu....acısı vardı ....yediğini (çorba) içtiğini çıkarıyordu normal olarak...boğazında balgam vardı ve yavrumu çok rahatsız ediyordu...ve tabi ki kablolar...verilen ilaçlar...monitörler...monitörlerin sesleri...benim orda olmam kızımı rahatlatıyordu...nasıl rahatlamasın ki...ayıldığında biz yanında değildik...yabancılar vardı...biz onu bırakıp gitmişmiydik acaba öyle mi düşünmüştü...ama değil işte ben burdayım...yanındayım anneciğim....artık ben de yoğun bakımda kızımın yanındaydım...o uyuyunca ara ara dışarı çıkıp ihtiyaçlarımı giderdim...Damla uyanınca hemşire ablaları beni çağırıyorlardı...ara ara babamızı da içeri aldılar...şunu belirtmek istiyorum ki..yoğun bakım personelinin işi çok zor ve işlerini öyle dikkatli ve titizlikle yapıyorlar ki onların hakkı gerçekten ödenmez...Allah onlardan razı olsun... damla yoğun bakımda 5 gün kaldı.odamıza çıkmamız bir bayram havasında oldu...artık biraz daha rahatlamıştık...odada hiçdeğilse damla'yı oyalayacak bir şey yani televizyon vardı.herşeyden önemlisi biz vardık...gelen giden ziyaretçilerimizi pek odaya almamaya gayret ettik.çünkü sakıncalıydı..oda zaten sürekli temizleniyordu...bütün hastane personeli çok ilgili ve çok samimilerdi.sık sık Damla'yı görmeye geldiler odamıza...ilaçları,buharı,ventolini,tansiyon ölçümü,satürasyon ölçümü,pansumanları hiç aksamadı.ama Damla'ya (ve dolayısıyla bize) artık işkence gibi geliyordu tüm bunlar.çünkü 2-3 saate bir odaya hemşire ablaları geliyordu ve Damla artık beyaz önlük görünce yüzünü buruşturup ağlamaya başlıyordu...ama bunlar yapılması gereken şeylerdi maalesef.günler günleri kovaladı ve hocamız Mehmet Salih BİLAL nihayet 08.11.2007 günü taburcu olabileceğimizi söyledi ve dünyalar bizim oldu.o gün eşyalarımızı topladık, işlemlerimizi tamamladık ve hastanenin o çok çalışkan ve güleryüzlü personeliyle vedalaşıp hastaneden ayrıldık...Prof.Dr.Mehmet Salih BİLAL gibi bir hocanın Damla'mızın ameliyatını yapması bizim için büyük bir şanstı.O işinde 1 numara olmuş bir duayen....keza diğer ameliyat ekibinin de herbiri kendi işlerinde ayrı değerler...ve tabi yoğun bakım ve kat personeli...hepiniz muhteşemdiniz...Allah hepinizden razı olsun....
aşkımız

oyuncak dünyası






evimiz oyuncakdan geçilmez oldu.doğumundan itibaren almaya başladığım oyuncaklarla sanırım bir dükkan açarım.heralde bütün ebeveynler böyle.sanırım biraz da kendimizi tatmin için alıyoruz.çünkü benim küçüklüğümde oyuncakla oynama şansım pek olmadı hatırladığım kadarıyla.daha çok ablalarımın(2 ablam var) eskileriyle idare ettim.bu nedenle Damla'ya elimden geldiğince çok ve çeşitli aynı zamanda da kaliteli oyuncak almaya çalıştım fakat artık kendimi frenledim.çünkü Damla oyuncaktan çok ıvır zıvıra, tencere tavaya daha çok ilgi gösteriyor ve ben de hayal kırıklığı yaşıyorum.size tavsiyem oyuncak işini fazla abartmayın...

2007 yaz(havuz sefası)






Damla suyu hep çok sevdi.hala da öyle banyodan çıkmak istemiyor.ona aldığım bezli mayosu,havlusu,şapkası ve simidiyle tam bir havuz güzeli olmaya aday:)o dönem yürümeye henüz başlamamıştı.bol bol çimenlerde emekleyip temiz havanın keyfini çıkarıyorduk.haaa unutmadan belirteyim tepesine diktiği cola şişesinin ağzı kapalı..aman ha yanlış anlaşılmasın....

iyi ki doğdun bebeğim....






çocuklarımızın ilk yaşgünü ne kadar önemlidir değil mi, özellikle biz anneler için.o güne 1-2 ay öncesinden hazırlanırız.en iyi şekilde olması için çabalarız da çabalarız.süslemesi,ikramları,gelecek konuk listesi,kıyafetleri için en mükemmelini isteriz.elimizden geldiğince de güzel olur güzel geçer yavrumuz bu önemli günden birşey anlamasa da.ama biz görevimizi layıkıyla yerine getirdiğimiz için mutluyuzdur.Damla'nın heyecanla beklediğimiz doğumgününü de arkadaşlar ve yakın akrabalarla birlikte sade bir biçimde kutladık.umarım diğer kutlamalarda da hep sevdiklerimizle birlikte oluruz...damla'cım teşekkür ederim anneciğim...uykusuzluğuna rağmen yine de gülücüklerin hiç eksik olmadı yavrum...iyi ki doğdun...iyi ki benimsin bebeğim....

mükemmel anne...




anneler hep çok hassas ve dikkatlidir çocuklarıyla ilgili konularda.fakat hasta bir çocuğunuz olduğunda daha da hassaslaşıp onun yemesi,içmesi,uyuması,kalkması,ilacı,bakımı,gezmesi,vs. gibi konularda en iyisinin olması için çabalıyor çok yıpranıyor ve dolayısıyla etrafınızdaki insanları yakınlarınızı kırmaya üzmeye kadar da ileri gidebiliyor bu durum.gerçekten çok yıprandığımı hissediyorum.onun dilinden en iyi benim anladığımı,onun altını en temiz bir şekilde benim temizlediğimi,en iyi mamayı benim hazırladığımı düşünüyorum.uyuma saatlerinde evde hareket yok sessizlik lazım(ama bu sessizlik sizinle sınırlı kalıyor,komşuların tıkırtıları hiç bitmiyor).diyorum ki biraz rahat ol nesrin.ama ne mümkün.yıpransam da üzülsem de üzsem de aynı tempoyla devam....


damla

damla

Picture Captions

iyiyiz iyi...ama...






damla hastalığı boyunca çok sıkıntılı günler geçirmedi.çünkü Allah'a şükürler olsun ki bu hastalığın da derecesi var.bizimki gayet iyi seyretti.morarma nöbetleri olmadı , siyanoz gelişmedi,emekleme döneminde de sıkıntı yaşamadık.yanlızca yürümeye başladıktan sonra yorulunca çömelmeler başladı.bu şekilde bilmeden akciğerlere giden kan artıyor ve rahatlıyordu.hızlı nefes alıp veriyordu.bir de dudaklarında ve tırnak yataklarında morarma vardı.ağlarken de tüm vücutta morarma başlıyordu.ama bunların derecesi hafifti.kanındaki oksijen miktarı da çok düşmedi.hep iyi seviyelerdeydi.ama yine de hastaydı işte.ve ameliyat olmadan iyileşmesi mümkün değildi.ameliyatı için 18 ayını doldurmasını bekledik doktorumuzun önerisiyle.gün yaklaştıkça endişeler de başladı ve artarak devam etti....

FALLOT TETRALOJİSİ(TOF)


Fallot tetralojisi 4 ayrı kalp anomalisini birden içeren, sık görülen bir doğumsal kalp hastalığıdır. Bu anomaliler şunlardır:
Ventriküler septal defekt (kalbin karıncıkları arasında delik). Kalbin iki karıncığı arasında geniş bir delik bulunmaktadır ve oksijenden fakir kan sağ karıncıktan sola geçmektedir. Bu şekilde oksijenden fakir olan kan akciğerlerde oksijenlendirilemeden aorta yoluyla vücuda gönderilir.
Pulmoner stenoz (akciğer atardamarında veya çıkış yolunda darlık). Bu dar bölge nedeniyle oksijenden fakir kan yeteri kadar akciğere gönderilemez. Darlığın ciddiyeti çocuktan çocuğa farklılık gösterir ve esas olarak morluğun (siyanoz) derecesini belirler.
Sağ ventrikül duvar kalınlaşması. Karıncık duvarı normale göre daha kalındır.
Aort (Ana atardamar) direkt olarak karıncıklar arası delik üzerindedir ve her iki karıncıktan da kan alır.
Bu kalp kusuru doğumdan hemen sonra, bebeklik döneminde veya daha sonra çocukluk döneminde ciltte morarma (siyanoz) ile kendini gösterir. Bu "mor bebekler" bebeklerin gelişimi genellikle normale yakın olmasına karşın, aniden ciddi morarma nöbetleri gelişebilir. Bu nöbetlerde çocuklarda bilinç kaybı ortaya çıkabilir.

Daha büyük çocuklarda egzersiz esnasında nefes darlığı ve bayılma krizleri olabilir. Bu belirtiler vücudun ihtiyacı olan oksijeni sağlayan kanın akciğerlerde oksijenlenememesine bağlıdır.
Fallot tetralojisinin ciddiyetinin ağır olduğu çocuklarda bir süre iyileşme sağlayabilmek için akciğerlere giden kan akımını arttıran "şant" ameliyatı yapılabilir. Şant ameliyatında aort ile akciğer atardamarı arasında bir damar bağlantısı kurulur. Bu şekilde aort kan akımından alınan fazladan bir miktar kan oksijenlenmek üzere akciğerlere yönlendirilmiş olur. Bu sayede çocuk büyüyüp daha ileri bir yaşta ameliyat olana kadar morarma (siyanoz) şikayetlerinin azalması sağlanır. Ameliyat sayesinde çocuğun bu dönemde büyüme ve gelişmesi mümkün olur.

Fallot tetralojisi' nin kesin tedavisi tam düzeltme ameliyatıdır. Şant ameliyatından sonra veya akciğer atardamarı yeteri kadar gelişmiş olan hastalarda ilk ameliyat olarak yapılabilir. Genellikle erken çocukluk döneminde uygulanır. Ameliyatta karıncıklar arası delik (VSD) yama ile kapatılır. Bu esnada aort damarı sol karıncıktan çıkacak hale getirilir ve akciğer damarındaki veya çıkış yolundaki darlık ortadan kaldırılır. Pulmoner kapak (akciğer atardamarı kapağı) dar ise darlık giderilir, kapak küçükse darlığı gidermek için yama kullanılması gerekebilir. Pulmoner kapağı yama ile genişletilen hastalarda zaten bozuk olan bu kapakta yetersizlik ortaya çıkabilir. Bu durum çocuğun normal gelişimini ve fonksiyonlarını etkilemez. Uzun yıllar sonra bazı hastalarda pulmoner kapak takılması gerekebilir. Bazı hastalarda ilk ameliyatta bozuk olan pulmoner kapağın yerine yapay bir kapak takılabilir. Bu kapaklar belli bir süre sonra bozulmaya uğrayabileceği için, değiştirilmesi gerekebilir. Ameliyattan sonra dolaşım normal hale gelir ve siyanoz tamamen ortadan kalkar.

Fallot tetralojisi olan çocukların ameliyat öncesi ve sonrasında kalp duvarı veya kalp kapaklarında enfeksiyon (endokardit) gelişme riski vardır. Endokardit gelişimini engellemek için ameliyat veya dişlerle ilgili bir girişim yapılmadan önce bir antibiyotik kullanılmalıdır. İyi bir ağız hijyeninin (temizlik, bakım) sağlanması endokardit riskini azaltmaktadır.



KAYNAK:www.kalpsagligi.org

dondolino




damla'nın o dönem her bebek gibi gaz sancıları oluyordu.hep aynı saatler de (kolik) başlıyordu ağlamalara(22.30 dan sonra).çok zor geçiyordu uykuya.tabi bunlar çok normal şeylerdi fakat biz acemi anne baba olunca çok popüler bir ürün olan, hem gaz sancısına iyi gelen hem uyutan hem ilerde mama sandalyesi olarak da kullanılabileceği söylenen dondolinodon almaya karar verdik(otomatik sallanan beşik).ama ne mümkün.bizim kızı bir türlü alıştıramadık alete...ve şu an da zaten depoya kalkmış durumda...ha memnun olan yok mu ?internetteki yorumlara bakarsak memnun olanlar da var.ama bize yaramadı alet.bu birkaç resimde bize dondolinodan hatıra kaldı işte...

günler geçiyor...





kızımın doğumu ve hastalığını öğrenme ve sürecimiz falan o dönemler elazığ ilinde idik(mecburi hizmet nedeniyle)ve bu resimler sivrice gölünde çekildi.eşim, ben ,damla'mız, ablam ve şu an hayatta olmayan canım eniştem....enişte seni çok seviyorum...yokluğuna hala alışamadık...huzur içinde yat....

zor günler...





21.07.2006 günü yani doğumundan beş gün sonra gittiğimiz doktor kontrolünde hiç beklemediğimiz bir şey oldu.kim bekler ki zaten.doktorumuz kalpte üfürüm duydu.ileri tetkik için üniversite hastanesine yönlerdirdi ve sonuç FALLOT TETRALOJİSİ.bu konuyla ilgili detaylı bilgiyi ayrıca yazacağım.hani öyle anlar vardır ki duyduğunuz şeye inanmak istemezsiniz,yıkılırsınız,başınızdan aşağı kaynar sular dökülür ve daha bir sürü karışık duygu...anlatmak çok zor...kızım kucağımda hastanenin merdivenlerinden nasıl indim arabaya nasıl bindim bilmiyorum.sanki herşey benim dışımda yaşanıyor sanki ben başka bir aleme geçtim...eve geldik..annemler kayınvalidemler...durumu öğrendiler..ağlamalar sızlanmalar...öyle karmaşık ki 2 saat önce güle oynaya doktora gidiyorsunuz...ve 2 saat sonrası durum bu...evde ruh gibi geziyorum artık..sık sık ağlama nöbetleri...eşim keza öyle...sezaryenliyim zaten onun sıkıntıları bir taraftan...sütüm kesilmesin güçlü olmalıyım diye kendimi telkin edişler...tabi isyan ediş,niye bizim başımıza geldi diye kendi kendine soruşlar...hastalığın ciddiyetini anlamak için (eşim doktor zaten) bu konuda uzman doktor arkadaşlarımıza danışmalar...telefon trafiği...gelen giden...eş dost...derken günler geçiyor ve daha soğukkanlı bakıyoruz artık...çünkü kötünün iyisi derler ya öyle birşey işte bu hastalık...Allah dermansız dert vermesin...sonuçta çaresi var diyoruz (çaresi ameliyat)ve artık daha güçlüyüz...daha güçlüyüm...çünkü ben güçlü olup kızıma iyi bakmalıyım...çünkü bizi ciddi bir ameliyat bekliyor....

17.06.2006 hoşgeldin dünyamıza






17.06.2006 günü 2.980 gr. ve 51 cm.'lik ölçülerinle sezaryenle dünyaya geldin.

canım kızım,kuzucuğum hoşgeldin dünyamıza.seni hep ve daima çok seveceğiz.umarım sen de bizi seversin.....

Hocam ...siz...çok özelsiniz ...

Picture Captions
PROF.DR.MEHMET SALİH BİLAL