RSS

uludağ gezimiz...


biraz hava almak biraz da damla'ya değişiklik olsun diye uludağ'a gittik.arabalı vapurla yalova'ya geçtik.oradan da ver elini uludağ.tabi dağ yolu virajlı olduğu için ve de damla'yı araba tuttuğu için, Suat arabayı yavaş kullandığı halde yolu yarılamadan daha damla çıkarttı.perişan oldu yavrum.neyse uzuuun bir yolculuktan sonra zirveye çıktık.yerimize yerleştik.her yerde kar vaaaarr.çok güzeldi ortam.çok sevdiğimiz aile dostlarımızda oradalardı.2 gün kaldık.ve o iki gün Damla'nın peşinde koşturmacayla geçti.1 dakika yerinde durmadı.nerde bir çocuk görse peşine takıldı abi,abla diye diye.damlaya uygun kar pantolonu bulamamıştım.orda da yoktu.ama kar çizmelerimizi almıştık.kara çıktık kayanları izledik bol bol fotoğraf çektik.damla yeni arkadaşlar edindi.oyun odasında kaydıraktan tek başına kaymayı öğrendi ve çok eğlendi.o eğlenince biz de mutlu olduk.fakat sanırım böyle yerlere giderken çocukla ilgilenebilecek birinide peşinize takmanız gerekiyor ki siz de biraz nefes alabilesiniz.dönüşte de bursalı olanlar ya da bursaya gitmiş olanlar iyi bilirler uludağdan inişte eski bir ulu çınar vardır.oraya uğradık.fakat hava çok soğuk olduğu için sadece resim çektik.buranın tadı asıl yaz mevsiminde çıkıyor.sonrasında da özdilek'e uğrayıp güzelce karnımızı doyurduk ve yola devam edip rahat bir yolculuk sonrası İstanbul'a geldik. sonuç olarak damla'yı üşütmeden hasta etmeden uludağ maceramızda böylelikle bitti.

oğlan bizim kız bizim...

kuzucuğum dans ediyor.pist ona kaldı:))) bissss:)))
poposunun sandalyeye değdiği tek an:)
bu resim arabalı vapurla karşıya geçerken çekildi..DÜÜT DÜÜT..

koşturmacalarımdan bir enstantane.(ayakkabının topuğu görünmüyor:))
hafta sonu cumartesi günü yakın bir arkadaşımızın nikah ve düğün törenine katılmamız gerekti.tabi benim hala kilo fazlam olduğu ve dolabımda giyecek birşey bulamadığım için(tabi bana göre böyle ama aşkım suat' göre değil) alışverişe çıkmam gerekti.şöyle boydan bir elbise istiyordum ama abiye değil kullanışlı her zaman giyebileceğim bir şey.Damla'yı babasına ve anneannesine teslim edip çıktım( böyle çıkınca sanki vicdan azabı çekiyorum ama Damla'yı yanımda götüremezdim).tabi adres yakın olması nedeniyle Bağdat caddesiydi.dükkan dükkan gezmem neticesi tam da ümidimi yitirmişken küçük bir butik çıktı karşıma.bir de buraya bakim dedim.iyi ki de demişim.ölçülerime,keseme ve de zevkime uygun bir elbise buldum.aldım çıktım.tabi bununla bitmedi.aklımda hiç ayakkabı almak gibi bir düşüncem yokken(halbuki hamilelik ve doğum sonrası ayak ölçülerimin değişmesi ve hala da eski formuna kavuşmamış olması nedeniyle o eski yüksek ökçeli ayakkabılarım pek tat vermiyor gerçi pek giyme fırsatım da olmadı ama yine de öyle) baktım Nine West'te indirim var dayanamayıp girdim ve beğendiğim ilk ayakkabıyı alıp çıktım.kendime birşeyler alırım da Damla'mı unuturmuyum hiç.Mothercare'de aldım soluğu.orda da çok güzel indirim vardı( bu arada baharlıklar da çıkmış bütün mağazalarda ama çok fiyatlı ve şu an için gereksiz)ve 3 sweatshirt 1 bluzla çıktım oradan.sonrasında caddebostan da keşfettiğim ve beğendiğim bebek ve çocuk ürünleri satan Pepchino Kids isimli mağazaya uğradım.burada çok sevdiğim chclid markalı ürünleri bulabiliyorum. Damla'ya bu marka pembe bir takım aldım ve çıktım.saatler ilerledi tabi.daha kuaför işim vardı.eve geçmeden kuaförüme uğradım ve işimi halledip 18.30 da eve geldim.apar topar giyindik süslendik ve Damla'yı da alarak çıktık.sonrası mı?sonrası ne olabilir ki kuzucuğum Damla ilk defa böyle bir ortama gittiği ve keşfetmesi gereken şeyler olduğu için hiç oturmadı.sürekli koşturdu.tabi biz de peşinde(tabi topuklularla nasıl koşturdum onu bir ben bilirim:) )kendinden yaşca büyük bir abla Damla'yla çok ilgilendi hiç peşinden ayrılmadı.müziğin ritmine ayak uydurdu kızım bol bol oynadı alkış yaptı çok eğlendi ama 1 dakika oturmadı.o kadar harekete rağmen eve dönüşte arabada da uyumadı.fakat anladık ki bu gecenin keyfini Damla çıkardı...
NOT:Damla pek oturmadığı sürekli hareket halinde olduğu için pek resimleyemedik.

anne olmasaydım eğer;


Anneliğin anlamını bu kadar iyi anlatan başka yazı var mıdır bilmiyorum ama kim yazmışsa emeğine sağlık çok güzel yazmış...

BEN ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğini bilmeyecektim.
Hamileliğim esnasında 80'li kilolara kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım.
ANNE OLMASAYDIM EĞER;
O küçücük ellerle renkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli olabileceğini öğrenemeyecektim.
Kan yapsın diye danadili haşlayıp üzerine yumurta kırıp ağzının tadına da uysun diye çikolatalı pudingle karıştırmak gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tarifler keşfedemeyecektim hiç.
Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim.
Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım.
ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Sabahın köründe gözü kapalı mutfağa kadar gidip, süt ısıtıp yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım.
Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim.
Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti.
ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Büyüdüğünde arkadaşlarınla birlikte partilerde Süper Anne olarak eğlenmeyi hayal edemeyecektim.
Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik.
Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım.
Telaşsız sevişmenin hayalini kuramayacaktım.
ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım.
Annesinden zorla ayırdılar diye "Uçan Fil Dumbo!" çizgi filminde böğürerek ağlamayacaktım.
Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi.
ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Çantamda sürekli bisküvi, ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım.
Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım.
38,5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı.
ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın keyfine varamayacak, sen bir lokma daha fazla yiyesin diye kalabalığın ortasında kafamda peçete dansı yapmayacaktım.
SEN OLMASAYDIN EĞER; yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim.
SEN OLMASAYDIN EĞER; ben asla "anne" olmayacaktım.Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış... Bu lafın doğruluğuna inanmayacaktım!

Picture Captions

Hocam ...siz...çok özelsiniz ...

Picture Captions
PROF.DR.MEHMET SALİH BİLAL