RSS

geç kalan yazı...

hani bir ara diyordum ya bu aralar bloglara giremiyorum,yorum yazamıyorum,blogumu güncelleyemiyorum diye.işte bunun sebebi 1 mayısta yaşadığımız daha doğrusu annemin yaşadığı tatsız olay.araya anneler günü girince yazmak şimdiye kaldı.1 mayıs günü ben ve suat işte iken annem ve babam damlayı biraz gezdirelim diye caddebostan sahiline gitmişler.bayağı bir gezdikten ve güzel resimler çektikten sonra dönerlerken yürüyüş yolunda babam damlanın arabasını sürüyormuş annem de yanlarında 1-2 adım geriden yürürken damla anneannesini göremeyip arabasından geriye doğru bakıyor annem de o sarkmasın diye ben burdayım yavrum diye damlaya doğru eğilirken kendini yüzükoyun yerde buluyor.çevredeki herkes başlarına toplanıyor annemi yerden kaldırmıyorlar hemen.güneş gözlüğünün ortası iki kaşının arasını yarıyor.bayağı bir kan boşalmış mendil yetiştirememişler.dişi dudağını yarmış,yüzünün bilumum yerlerinde yaralanmalar olmuş.sağ eli morarmış ve şişmiş..damla da korktuğu için anneannesinin kucağına çıkmak için basbas bağırıyor annem de o halde iken kıyamayıp kucağına alıyor ve eve dönüyorlar.akşam iş dönüşü eve geldik bir de ne görelim annem bu durumda.bize haber vermemişler telaşlanmayalım diye.eee kızdık tabi.eli bayağı bir morarıp ağrıdığı için suat,babamla birlikte hastaneye götürdüler annemi.ben de damlayla evde kaldım.ve sonuç başparmakta kırık.hemen alçıya almışlar ve eve geldiler.birkaç gün annemin yüzü ve özellikle burnu bayağı bir şişti, gözlerinin kenarları morardı.
canım annem yüzü gözü şiş dolaştı evde.damla da anneannesine yüzünü buruşturarak bakıp düştü uf oldu uf oldu deyip durdu.buna da şükür diyoruz neyse ki ucuz atlattık.daha da kötü olabilirdi.geçen hafta alçısı çıktı şimdi parmaklıkla dolaşıyor.sürekli tükettiği süt,yoğurt ve peynirin semeresini böylece almış oldu.bu yaşına rağmen kemik yapısı bayağı bir sağlammış maşallah.ve şimdi çok çok iyi.ama bizi gerçekten çok korkuttu.yani anlayacağınız 1 mayıs bize pek hayırlı gelmedi.ama yine de buna da şükür....bu açıklamadan sonra ne zamandır eklemek istediğim resimleri de koyayım bari.sağlıcakla kalın...



gece yatmadan önce giydirdiğim tulumu çıkartmaya çalışıyor.sonunda başardı da..

caddebostan sahilinde geziyoruz...

artık çantamız da var...

doğum günüm..

annemin şanssız günü.bu resimlerden sonra olay gerçekleşmiş..





sağ elimiz alçılı....


kurabiye kavanozumuz...


gelincikler ve anneanne torun...


kuzucuk...

kozyatağı carrefour daki oyuncaklar....

artık büyüdük de bebeğimizi gezdiriyoruz...

kumandalara el koydu...

kuzen Engin (ablamın oğlu) bize gelince Damla coşuyor...

fenerbahçe parkındaki çocuk bahçesinin kaydırağı.salıncaktan çok kaymayı seviyor...

anneyim...


hamile olduğumu öğrenmemle başlayan mutluluğumuz sana kavuştuğumuz günkü heyecan, coşku, şaşkınlık, şefkat ve tanımlayamadığım karmaşık duygularla doruğa ulaştı.hayata merhaba deyişinin 5.gününde aldığımız haber herşeyi ,yaşamımızı altüst etmişti bu minik bedene bu hastalığı yakıştıramamıştık.sonrasında hastane süreci, tahliller,tetkikler.bakmaya kıyamadığım öpmeye doyamadığım senden, kuzumdan her kan alışlarında attığın çığlıklar içimi yakar kavurur,yalvaran gözlerimle ne olur yeter artık diye bakardım hemşire ablalarına.bu ve bunun gibi bir sürü şey yaşadık seninle anneciğim.senin ailemize katılmanla çok mutlu olmuştuk fakat ameliyatından sonra tamamen iyileşip toparlanana kadar belki de doya doya yaşayamadık,anlayamadık bazı şeyleri.hep tedirginlik,hep yorulmaman için gösterdiğimiz çaba,hep hastane,hep doktor,hep.....hep.... neyseki bu hepler bitti,yaşadığın o acıları inşallah büyüdüğünde hatırlamayacaksın.ama şunu bil ki sen bu süreçte hep güçlüydün,bizden bile daha güçlüydün.yoksa nasıl dururdun bensiz yoğun bakım odasında,yoksa nasıl dayanırdın o acılara...artık herşey bitti kuzucuğum; artık seni doya doya gıdıklıyorum o şen kahkahalarını duymak için, evin içinde koşturuyoruz artık çömelmiyorsun çünkü, banyo yaptırırken korkmuyorum nefessiz kalıp moraracaksın diye, artık rahatız, artık rahatsın kuzucuğum.ve sen iyi ki benimsin, iyi ki senin annenim.seninle şu zamana kadar çok şey yaşadık, çok şey tecrübe ettik. .inşallah bundan sonra akıttığın ve akıttığımız gözyaşları hep mutluluk için olur ve inşallah gelecek bize güzel günler getirir.Allahıma şükrediyorum bana anneliği senin gibi bir kuzucukla tattırdığı için.seni çok seviyorum yavrum...


ayrıca ara ara atışsak da benim için çok değerli ,hakkını asla ödeyemeyeceğim canım annemin anneler gününü kutladım ama bir de buradan kutlayayım dedim:))


ve tabi ki hepsi birbirinden değerli bütün blog arkadaşlarımın ve bütün annelerin, anne adaylarının, her ne şekilde olursa olsun yüreğinde annelik sevgisini hisseden her kadının geçmiş ( çok da geçmiş değil 1 gün oldu daha:) ) anneler gününü kutluyorum.Allah hepimize güzel günler görmeyi nasip etsin..SEVGİLER....

MİM'LENDİM...

sevgili zuzuların annesi beni mimlemiş.yazmak için biraz geç kaldım sanırım ne olur kusuruma bakmayın.bu aralar kimsenin blogunu ziyaret edemedim.sadece kendi blogumdaki benim için çok değerli mesajlarınızı okuyup cevapladım sadece o kadar.bunun sebebini bir sonraki postta yazacağım.eveeett konu yakınlarımız ve akrabalarımız dışında bizi etkileyen 3 kadın.

Aşkın Nur Yengi; eşimle tanıştığımız ve yeni yeni çıkmaya başladığımız dönem 92 YILINDA ilk albümü Hesap Ver ile başlayan ve Sıramı Bekliyorum, Kara Çiçeğim,Sevgiliye,Haberci,Aşk Kazası ile devam eden albüm yolculuğunda kendisini hiç yanlız bırakmadım:) Hesap Ver albümündeki parçaları hala büyük bir keyifle dinlerim.beni eskiye çooookkk eskiye götürür.


Ayşe KULİN; Adı Aylin, Babama,Bir Gün,Bir Tatlı Huzur, Bir Varmış Yokmuş, Füreya, Kardelenler, Köprü, Sevdalinka, "Veda"Esir Şehirde Bir Konak ve yazamadığım diğerleri... şimdiye kadar çıkan her kitabından keyif aldığım,sıkılmadan okuduğum, ustalıkla işlediği,akıcı,insanı içine alan bir üslubu olduğu için beni hiç sıkmayan ve vakitsizlik nedeniyle kitap okumaya zamanım olmadığı halde sırf onun kitabını okuyabilmek için fırsat yarattığım bir yazar.onu çok seviyorum..


Edith Piaf; çocukluğundan itibaren karşılaştığı acılar, hastalıkları, bağımlılıkları, evlilikleri ve buğulu sesiyle Fransa'ya bir dönem damgasını vurmuş 1.47 cm.'lik bu kaldırım serçesinin ,bu küçük kadının daha 48 yaşındayken sona eren acılarla dolu yaşamı ve Fransızca bilmememe rağmen içime işleyen sesi beni çok etkilemiştir.o gerçek bir sanatçıdır.

ben de eğer kabul ederse http://sudembusem.blogspot.com. u yani sevgili ikizlerin annesini mim'liyorum...

Hocam ...siz...çok özelsiniz ...

Picture Captions
PROF.DR.MEHMET SALİH BİLAL